Emir Timur şüphesiz tarihin gördüğü en büyük komutanlardan biriydi.
Ancak Fetih politikasında katliamlara da yer vermişti, bunu bazı tarihçi zalim
bazı tarihçiler ise cani olarak yorumlamıştır.
Fark şu ki zalim insan merhametsizce katleder, Cani ise yeri geldiğinde katleder.
Bu yazıda ele almak istediğimde yaptığı katliamlar
Şerefüddin Ali Yezdi, Emir Timur Zafernamesi syf 353:
İbni İlyas: “Timur Halep’te bir ay kadar kaldı. Bu arada askerleri şehir civarındaki köyleri yağmaladılar; evleri yıkmak için ağaçlar kestiler. Soygunda ve öldürme konusunda çok aşırı gittiler. Öldürülen bir kişi, yerde çok fazla ceset olduğu için yine bir başkasının üzerine düşüyordu. Söylendiğine göre Timur, ölülerin (kellesinden) her biri yirmi zirâ yükseklikte on minare yaptırmış. Kellelerin yüz kısmını rüzgâr alacak
şekilde dışa getirmişler. Ölülerin cesetlerini köpekler ve vahşi hayvanlar yesin diye sokaklarda bıraktılar. Bu olay sırasında Halep’te öldürülen erkek, yaşlı, kadın ve çocukların sayısı yirmi bin civarındaydı. Hezimet sırasında şehir kapıları önünde meydana gelen izdihamda atların ayakları altında ölenler bu rakama dahil değildir. Açlıktan ve susuzluktan ölenlerin
sayısı bu rakamdan daha fazladır. Timurlenk şehre ve kaleye sahip olduktan sonra, her ikisinde bulunan ne varsa yağmaladı. Bir ay kadar Halep’te kaldıktan sonra taş üstünde taş kalmamış bir şekilde
orayı terk etti. Bu muhasara sırasında ezan, kâmet okunmamış ve Cuma namazı kılınmamıştır.” (Bedâi-iz-Zuhûr, I/327)
İbni Arabşah: “Timur, bunca insanı helak ettiği yetmiyormuş gibi, kellelerden minareler yaptırdı. Böyle davranmasının sebebi şu idi: Şam naibi, Timur’un Halep’e gönderdiği çaparın başını kesmiş ve üstündekileri soyup almış; çaparın akrabalarından biri olayı Timur’a anlatmış ve öldürülen kişinin intikamının Haleplilerden alınmasını istemişti. Timur da onun bu isteğini kabul etmiş ve Halep halkına istediğini yapma hakkı vermişti. İşte bu kişinin isteğiyle Halep halkından bir kısmı öldürülüp
kellelerinden minareler yapılmıştı.” (Acâibu’l Makdur, s. 211)
İbni Tagrıberdi: “Halepte öldürme, soygun ve esir alma işi her gün devam etti.Aynı zamanda evleri yıkmak, camileri ateşe vermek için ağaçlar kesildi. Halep’in içi ve çevresi cesetlerle doldu ve hatta toprak görünmez oldu. Yürümek isteyen kişi cesede basmadan yürüyebileceği bir yer bulamazdı…” (El-Kevâkibu’s-Sâire, 12/223)
İbni Şıhne: “O yılın Şaban ayının on yedinci günü (2 Nisan 1401) Timurlenk, Şam’dan dönüp Halep’in doğusundaki Cabbul’a geldi. Helep’e girmedi ve şehirdeki adamlarına haber göndererek onu tahrip edip ateşe vermelerini istedi. Emri yerine getirildi. Timur’un emîr-i kelânlarından İzzeddin beni çağırıp şöyle dedi: “Senin ve beraberindeki kişilerin serbest bırakılması konusunda emîrden (Timur’dan) ferman çıktı. İstediğin kişiyi seç ve sayılarını yüksek tut.” Kadı Şerafeddin yanımdan hiç ayrılmıyordu. Onunla birlikte kalan kadıları topladık. Çevremize yaklaşık iki bin kadar Müslüman yığıldı. Sözü edilen Emîr İzzeddin’in refakatinde Meşhedü’l Hüseyin’e doğru yola koyulduk. Giderken şehrin her tarafından
göğe doğru yükselen alevleri gördük. O günden sonra Halep’te bir kişi bile kalmadı. Şehre girdiysek de bir kişiyi dahi bulamadık. Tam bir vahşet! Şehirdeki kötü kokudan ve vahşet manzarasından orada daha fazla kalamadık. Hatta sokaklarda yürümeye bile takatimiz yetmedi”
(Acâibu’l Makdur, 222)
Buna karşılık Hicaz’a gitmek üzere yola çıkan ve Halep’e gelen Nizameddin Şâmî’nin,bütün olayları bir damın tepesinden bizzat gördüğünü belirtmesine rağmen, İbni Arapşah, İbni Tagrıberdi ve İbni İyas’ın kayd ettikleri kelleden minareler yapılmasından hiç söz etmemesi dikkate şâyândır. (Şâmî, Zafernâme, 296-297)
Görülen üzere Timur kendisinden önceki Moğolistan İmparatorluğu askerleri ile bu devletin devamı haline gelmiş ve aynı derecede katliamlar yapmıştı. Bu katliamlara farklı açıklamalar getirilebilir.
Mesela moğolların katliama alışmış olduklarından Timur'un bu moğol askerlerine söz geçiremeycek olması, Göz korkutmak istemesi vb örnek gösterilebilir.
Ancak bunun yanında katliam katliamdır ve buna bir sebep sunulamaz belkide Timur türk tarihinin en büyük askeri ve komutanıydı.
Ve hiçbir savaş kaybetmemişti, Ve kendi zamanında devlet başkenti semerkand döneminin en muhteşem şehri haline gelmiş
ve Uluğ Bey, Ali Kuşcu gibi büyük astronom bilim adamları yetiştirmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder